Hem bir bilim dalı hem de bir uygulama alanı olarak haritacılık, çeşitli amaçlar doğrultusunda insanlığa hizmet edegelmiştir. Haritacılığın erken dönemlerinde haritalar, üretimleri sırasında kullanılan bilimsel gözlem süreçleri, matematiksel hesaplamalar ve estetik becerilerin katkısıyla coğrafi gerçekliği olduğu gibi gösteren, bütünüyle teknik ve sanatsal ürünler olarak görülürdü. Ancak zamanla belirli gruplar, toplumlar ya da ulusların, ekonomik, kültürel ve ideolojik konum ve çıkarlarını yansıtan ve seçili gerçekliğe dayanan yeniden yaratımlar olarak ele alınmaya başladılar. Bu da, erken dönemlerinden bu yana haritaların, edebiyat alanında, özellikle de şiirde imge, eğretileme ya da simge olarak kullanılmasını beraberinde getirdi. Böylelikle haritalar, edebiyatla ilişkileri çerçevesinde, temsil ettiklerinden daha fazlasını, bazı durumlarda da daha azını akla getirip ima eden etkileyici metinlere dönüşüp özellikle şairlerin imgelemine hitabeden bir gönderge kaynağına ya da sanat yapıtına evrildiler. Bu makale, haritaların oluşturulması ve yorumlanması sürecindeki değişimler bağlamında, harita imgesinin şiirsel metinlerde nasıl kullanıldığı konusuna odaklanacaktır. Bu amaçla, İngilizce yazılmış ya da İngilizce’ye çevrilmiş şiirlerden oluşan bir seçki irdelenecektir. Bu şiirler haritaları konu alıp esin kaynağı olarak kullanır, simgesel anlamlarını yorumlarken, seçili gerçekliği olduğu gibi ya da bozarak temsil eden ikili niteliklerini sorgularlar. İki kategoride incelenecek şiirlerden ilk kategoriye ait olanlar, özünde haritaları, tekdüze yaşamlarından uzaklaşmak ya da yeni yerler keşfedip yeni deneyimler kazanarak yaşamlarını zenginleştirmek isteyen kişilere ses verir. İkinci kategoride yer alan şiirlerin kişileri ise, haritaların, kendi sınırlı yetenekleriyle insanların sınırsız beklentileri arasındaki çelişkiden kaynaklanan kısıt ve yetersizliklerine odaklanır.